İnsan coğrafyası iki bölgeye ayrılır; birinci bölge çalışmadır. Bir nevi sanayi bölgesi. Sınırları belli, hatta duvarlarla örülü. Bedeni olarak ayakta durabilmek için, gerekli parayı kazanmak adına uğraşan, didinen,hatta bazen bedene bile zarar vermek pahasına sınırları aşan bölge.
İkinci bölge maneviyat bölgesidir. Ne sınırı vardır, ne zamanı, ne de mekanı. Para kazanmak uğruna yitip giden bedeni arayıp yeniden yerine yerleştirmeye çalışan bölge. Ve onun eşsiz kalesi. RUH… Emenat-i kübra.
Ruh; Sınırları, duvarları olmayan bir fabrika. Hem de ne fabrika. Ne üreteceğine sınır var. Ne zamanına. Süresiz ve sayısız ürün sunabilecek denli büyük çaplı. İşte bu fabrikanın hammaddesini sağlar aslında maneviyat. Maneviyatı güçlendirmenin yolları çeşitlidir. Tefekkür, Salih amele sebebiyet veren sohbetler. Anlamı ve manası ölçüsünde sevmek.vb vb vb. Dost meclisinde yapılan sohbetlerin gönül sohbetleri olması direkt olarak ruhu beslemekte ve maneviyatı güçlendirmektedir. Bu meclislerde içilen çayların bile normal zamanlar da içilen çaylardan çok daha farklı olmasının sebebi budur. Bugün topraklarımızın hangi bölgesine gidilirse gidilsin ikram edilecekler listesinde çay her zaman ilk sıraları almıştır.7’de 70’e her yaşta hemen,hemen her insanın çay içmeden bitirdiği gün yok gibidir. Her ne amaçla bir araya gelinmişse gelinsin konuya veya sohbete girmeden önce mutlaka çaylar içilmiş ve öyle başlanılmıştır. Toplum içerisinde bu kadar belirgin bir içeçek olan çay zamanla kendi özel alanını oluşturmuştur. ÇAY OCAĞI
Yüksek katlı işhanlarının,sokak başlarının,cami altlarının,devlet dairelerinin olmazsa olmazı olan bu mekanda.İçmenin yanısıra eşlik ettiği her sohbete ayrı bir anlam katan çay,neden vazgeçilmez olduğunu her seferinde kendi meşrebince ispatlamıştır. Zamanla anlamını ve amacını yitiren çay ocakları isim değiştirmekle beraber yalnızlığa mahkum olmuş. Ekseriyetle batıni tarzlı yeni mekanlara ayak uyduramayan,tevellütü eskiye dayanan kesimin uğrak yeri haline gelmiştir. Amma velakin öğretecekleri aslında hiç bitmemiştir. Bugün somut olarak o ortamı yaşayamasak da. Özlemini çektiğimizden isim olarak kullanılan bu sohbet ortamında bulunmak bile bir nebze hasreti gidermektedir. Üstadın dediği gibi Gelin ÇAY’daş olalım çağrısına. Haddimiz değildir size denk olmak. Sohbetinizden bir zerre bile faydalanabilmek nasipse eğer biz ÇAY’lak olmayı tercih ederiz. Bildiğimizin değil bilmediğimizi öğrenmenin, öğretmenin ve uygulamanın şiddetle ihtiyaç duyulduğu günümüzde bu hareketin, daha nicelere ulaşması dileğimizle.
Hasan KORKMAZ
İnanç Dış Ticaret Hizmetleri Grubu